Orijinal Land Rover’ın evrimini izleyen altı bölümlük serimizde 1947’deki Seri I’den 1990’da Defender’ın tanıtımına kadar gelmiştik. Son bölümde, 2007-2015 arası Defender modelini inceleyeceğiz.
Defender üzerinde uygulanan ilave geliştirmeler, herkes tarafından bilinen off-road kapasitesinden ödün vermeden, daha sessiz ve daha verimli uzun mesafe seyri sağladı.
Defender, Nisan 2007’de, bir adım daha ileri giderek Td5 motoru dört silindirli 2.4 litre Puma ünitesiyle değiştirdi.
Direkt enjeksiyon ve turboşarj kullanan motor 121BG ve 359Nm’lık devasa tork değerleri sunarken aynı zamanda yeni ve zorlu Euro IV emisyon yönetmeliklerini karşılıyordu. Bu motora revize edilmiş, daha sessiz aktarım kutusu ve daha sessiz ve verimli uzun mesafe seyri için daha uzun üst vitese olanak tanıyan, yeni altı ileri manuel vites kutusu eşlik ediyordu.
Defender aslında bu şekilde bir sürüş tecrübesine yönelik tasarlanmamış olsa da artık kuşkusuz bu yeteneğe de sahip oldu. Londra’dan Belfast’e bir gün içinde yapılan yolculuğun sonunda CAR dergisi, “Yeni motoru Defender’ı zarafetinden hiçbir şey kaybetmeden saatte 136km kadar çıkarabiliyor ve yeni altı ileri vites kutusu hassasiyetle hareket ediyor,” ifadelerini kullandı.
Yeni Euro V yönetmeliklerinin gereklerini karşılaması için motor 2011’de tekrar revize edildi. En son motor teknolojisi kapasitesinin 200cc’ye düşürülmesine rağmen güç ve tork değerlerinin aynı şekilde devam etmesini sağladı. Daha sessiz olmasına ek olarak, dizel partikül filtresi takıldığında, önceki Defender modellerinden daha az kirletici madde emisyonu sağlıyordu.
2012 Defender, geniş alaşım jantları ve kaputtaki “çıkıntılı” yapısıyla kolayca ayırt edilebilir.
2012 Defender’ın sudan geçme kapasitesi
2012 Defender off-road
Yeni dört silindirli dizel motorlu Defender modelleri, kaputundaki belirgin “çıkıntı” ve aracın gelişmiş klimasının artık ihtiyaç duymadığı için ön cam altındaki havalandırmanın kaldırılmış olması sayesinde görsel olarak diğerlerinden ayrılır.
İç kısımda, “yuvarlak” havalandırmalı ön panel, elektrikli cam kontrolleri, ısıtmalı koltuklar, ısıtmalı ekranlar görülürken hem üç hem de beş kapılı station wagon araçlarda yer alan dört adet içe dönük arka koltuğun yerini ikiye katlanır, öne bakan koltuklar aldı.
Ancak bu nesil Defender’da yeni üretim gövde stili olan Station Wagon Utility’de bu değişiklik yapılmadı. Arka bölmede üçüncü sıra koltuklar ve yan camlar bulunmayan 110 Station Wagon, beş kişilik bir ekibi taşıyabilme kapasitesine sahip bir off-road modeliydi.
Yeni motor, saatte 137km hıza şaşırtıcı bir şekilde ulaşıyor ve yeni altı ileri vites kutusu hassas bir şekilde hareket ediyor.
Defender’ın sonsuz konfigürasyon seçeneği, 2013 Cenevre Araç Fuarı’nda Elektrikli Defender Araştırma Aracı’nın da tanıtımıyla kendini kanıtlamış oldu. 2011’de test edilen, sessiz, elektrikli Defender aracından kısmen esinlenen Land Rover, elektrikli güç aktarım elemanlarını test etmek için yedi adet Defender’dan oluşan bir filo kurdu.
300 volt lityum-iyon batarya ve 94BG elektrikli motor, Defender’ın sekiz saate kadar düşük hızda off-road kullanımını mümkün hale geldi ve elektrikli hareketli aksamın devasa torkunun, zorlu arazi üzerinde kontrollü ilerleme için mükemmel olduğu kanıtlandı.
Efsaneyi kutlamak için 2015 yılında Land Rover, Defender Celebration Seri’yi gerçekleştirdi. Üçü de farklı Limited Edition modelden her biri Defender genlerinin önemli bir yanını temsil etti.
Heritage, Adventure ve Autobiography modelleri, Anglesey’in Red Wharf Körfezi’nde tanıtıldı. Her biri ağır hizmete uygun tırmıklarla donatılan diğer altı Defender, Maurice Wilks’in kumsalda çizdiği ikonik taslak şeklinde bir kilometrelik bir şekil oluşturdu. 68 yıllık macera, başladığı yerde bitiyordu.