Arap devletleri her zaman bu kadar huzurlu değildi. Çölü ikiye ayıran ayna gibi pürüzsüz asfalt şerit üzerinde ilerlerken, Range Rover'ımızın kabininde keyifli bir huzur var.
Yol boyunca kum fırtınaları, gittiğimiz yerde taze kum tepeleri oluşturmaya çalışıyor. Issız yol işaretleri şimdiden büyük oranda kuma gömülmüş durumda.
Yüzyıllar boyunca bu bölgede kabile savaşları hüküm sürdü. Ancak, 50 yıldan biraz daha uzun bir süre önce, geçmişten beri rekabet içinde olan rakip krallıklar çok önemli bir karar verdiler. Abu Dabi'nin lideri Şeyh Zayed, Samih çöl sarayında eski rakibi Dubai'nin hükümdarı Şeyh Rashid bin Saeed Al Maktoum ile görüşerek çatışmaları sona erdirecek birleşik ulus fikrini teklif etti. Bundan sekiz gün sonra 1971 yılında liderler, Birleşik Arap Emirlikleri'nin kurulmasını sağlayan bir anlaşma imzaladı. O günden bu yana barış ve hızlı gelişme hüküm sürdü.
O zamanlar, petrol zenginliği açısından federasyonun küçük ortağı Dubai'nin bir gün blok zincir teknolojilerini benimsemeye hazırlanacağını, inşaat alanında yenilenebilir enerjilere öncelik vereceğini, bir Mutluluk Bakanı atayacağını, dünyanın ilk Hyperloop tren ağlarını ve 3 boyutlu yazıcıyla tasarlanmış gökdelenleri inşa edeceğini, en ileri görüşlü kişiler bile tahmin edemezdi. Bugün şehir binlerce kilometrekarelik zengin mağaza, otel ve ofis alanlarına ev sahipliği yapıyor. Elli yıl önce şehrin nüfusu 65.000 civarındaydı. Bugün ise yüzde 85'ini Dubai Rüyasının peşinden giden yabancı çalışanların oluşturduğu nüfus üç milyonu aştı.
Dubai, World Expo'ya ev sahipliği yaparak global bir mega kent olduğunu gösteriyor. World Expo, global ticareti ve gelişimi teşvik etmek ve kültürü paylaşmak için birkaç yılda bir dünyanın farklı yerlerinde düzenlenir. Bölgede düzenlenen ilk Expo için Dubai'nin gerçekleştireceği törende, dünyanın dört bir yanından milyonlarca ziyaretçi ağırlanacak.
Şu an Dubai’de emirliğin ilerleme vizyonunu baktığınız her yerde görmek mümkün. Şehrin hızlı gelişiminin izini sürmek için Dubai'nin merkezindeki ışıltılı gökdelenler arasında ilerliyoruz.
Son 50 yılda büyük mesafe kateden başka bir yenilikçi de Range Rover. Range Rover, modern Dubai’nin daha yeni doğduğu dönemde bile lüks SUV anlayışını yeniden tanımlıyordu. Bugün tıpkı Dubai gibi Range Rover da lüksün zirvesini sunuyor.
Range Rover’ın doğduğu yıl olan 1970’teki Dubai’yi keşfetmek için limana gidiyoruz. Eski Dubai, vahşi çölü geride bırakarak her zaman denize bakan yerleşime sahipti. Basra Körfezi’nin sularıyla beslenen bölge, korsanları ve incileriyle ünlüydü. Eski Dubai'de balıkçıların evleri bile denizden çıkarılan mercan taşlarından inşa edilmişti. Bu evler çoktan yıkılmış durumda. Önceki iki yüzyılın büyük ticaret gemileri olan Arap yelkenlileri varlıklarını sürdürmeye devam etse de bunlar günümüzde Dubai Koyu’nda turistleri taşımak için kullanılıyor. İşçilerin yakıcı öğle güneşinden korunmaya çalıştığı iskelede uyku getiren ağır bir hava var. Teknelerin organik, kıvrımlı ahşabı, modern şehrin çelik ve cam köşeleriyle tezat oluşturuyor.
Rıhtımın karşısına geçip doğru açıdan baktığınızda, alçak binaların ve muhteşem ahşap teknelerin karışımı, çöl kumullarına gökdelen temelleri atılmadan önce eski Dubai'nin nasıl göründüğüne dair bir fikir veriyor. Güneşin yakıcı etkisi devam ederken içi serin olan Range Rover'ımıza geri dönüp bir kez daha yola çıktığımız için mutluyuz.
Tekneler suda süzülürken buzlu çayını içen girişimci Ryan Gazder: “Hayata yeni bir başlangıç yapmak isteseydim, bunu yapacağım yer Dubai olurdu” diyor. Komşu ülke Umman'ın Maskat kentinde doğan iş insanı, günümüz modern Dubai hikayesinin en iyi örneklerinden biri. Gazder şehre 2003 yılında sırt çantasıyla ve yanında 100 sterlin ile geldi. Bugün Burj Khalifa’da yaşıyor ve 45 ülkede proje portföyüne sahip bir yemek hizmetleri şirketinin kurucusu.
Gazder, "Son yirmi yılda şehrin geçirdiği dönüşümü gördüm" diyerek gülümsüyor. "105 ülkeye seyahat ettikten sonra, buradaki inovasyon ve gelişim hızının dünyadaki hiçbir şehre benzemediğini kesinlikle söyleyebilirim."
Range Rover'ın modernist çizgileri, bir Arap yelkenlisinin kıvrımlarıyla çerçeveleniyor
Nehirden bir kez daha şehir dışına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz, bir zamanlar çöl boyunca yeni yapılmış yollarda tek başına duran ve 1960'larda Dubai rüyasının sembolü olan ikonik saat kulesini geçiyoruz. Aradan geçen uzun zaman boyunca etrafı başka yapılarla sarılan ve ilerlemenin sembolü olarak görülen bu kuleden biz de ayrılıyor ve kum tepelerine geri dönüyoruz, çünkü yoga randevumuza yetişmemiz gerek. Ya da en azından bir yoga binasıyla randevu diyebiliriz.
Yeni Al Kuthban Yoga Salonu, şehir devletinin yeni geleceğine işaret ediyor. Bu salon, şehir merkezinin gösterişli zenginliğinden sadece 48 kilometre uzakta olsa da sanki başka bir gezegene gelmiş gibi hissediyoruz. Al Marmoom Çöl Koruma Alanı’nda yer alan Yoga Salonu, yukarıdan bakıldığında kum tepelerinin arasına konmuş kum rengi bir kelebek gibi görünen, kalp şeklinde inşa edilmiş bir yapı. Merkez, 2018 yılında Dubai hükümdarı Şeyh Muhammed bin Rashid Al Maktoum tarafından başlatılan Al Marmoom Girişimi'nin bir parçası olarak inşa edildi. Dubai’nin yerel yaban hayatını koruma ve şehri doğal yaşama bağlama projesinin bir parçası olan bina zarif ve şık. Işık, yapının kubbesi boyunca uzanan organik şekilli deliklerden içeri giriyor. İçerisi sakin ve sessiz. Buranın esnemek ve meditasyon yapmak için mükemmel bir yer olduğunu görebiliyorsunuz.
Yoga Salonu, başarma tutkusu ve doğanın nefes kesici bir etkileşimini temsil ediyor
Özel alanda tüm izinler alınarak çekilen off-road görüntüleri
Bu sükunetin tam tersi yöne giderek yarışçı ve kumda drag yarış otomobili pilotu Ghaith Al Falasi ile tanışıyoruz. Giydiği tertemiz beyaz kandurasıyla neşeli bir genç adam olan Ghaith, şehirlerinin inanılmaz gelişimine enerjik bir iyimserlikle bakan Emirlik kuşağından.
20 yıldır drag ve pist yarışlarında yarışan Ghaith şimdilerde Instagram’da paylaştığı etkileyici çölde sürüş videoları ile tanınıyor. Binlerce takipçisi bulunan Ghaith, kum tepelerine son sürat çıktığı ve tepelerden hızla aşağı indiği nefes kesen gösterilerinde kontrol ve estetiği bir araya getiriyor. Land Rover'dan bahsettiğinizde hemen neşeleniyor. Ghaith şunları söylüyor: “Ben çocukken, babamın iki Land Rover'ı vardı. Bildiğiniz gibi, Range Rover çölde sürüş için her zaman en konforlu araç olmuştur...”
Ghaith’in iddiasını test etmek için sonsuz kum tepelerine doğru yolculuğa çıkıyoruz. SVO Tasarım Paketi ile donatılmış olan Range Rover Vogue aracımız tepelere tırmanıyor, bazen tekerlekleri üzerinde ilerliyor, bazen uçuyor, dönen tekerleklerinden büyük yaylar şeklinde kum attırıyor. Heyecan verici bu sürüşte araç, yumuşak kumlar üzerinde yaptığımız yolculuğun ardından kapasitesini gösterme fırsatının adeta keyfini çıkarıyor.
“İmkansızın gerçeğe dönüştüğünü hissediyorsunuz”
Dubai’nin bu ışıltılı silueti sadece on yıllar içinde çölün içinden yükseldi
Güneş batmaya başladığında, şehre dönüş yolculuğumuz için Range Rover’ın rahat koltuklarına geçiyor ve yolculuğun keyfini çıkarıyoruz.
Ertesi gün, günümüz Dubai'sinde bir tura çıkıyoruz. Dubai’nin merkezinde tüm ihtişamıyla yükselen dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’yı ziyaret ediyoruz ve Dubai’nin gelişen tasarım topluluğuna ev sahipliği yapan Design District’i geziyoruz. Burada bulunan kavşaklar ve küçük park alanları, şehre getirilen en iyi uluslararası tasarımları onurlandıran parlak heykellerle süslenmiş.
Bu hamle bir akımın parçası niteliğinde. Dikkat çeken zenginliği ve sınırsız tüketimi ile bilinen Dubai, son yıllarda kendisi için yeni bir hikaye yaratmaya çalışıyor. Bu akım, daha sağduyulu ve etik bir lüks yaşam tarzı benimsemek için bir fırsat olarak görülüyor.
Bölgedeki tüm mimarlar ve iç mimarlar, tasarımlarında giderek daha fazla geri dönüştürülmüş malzemeleri tercih ediyor.
Sanata destek, bu yeni anlatının bir parçası. Alserkal Avenue’da kurulan gelişen sanat galerileri ve sergi alanları merkezi ile şehir, Orta Doğu'nun dört bir yanından sanatın teşvik edildiği, her yıl gerçekleştirilen bir sanat fuarına ev sahipliği yapıyor. Bunların tümü, plajlardan, gökdelenlerden ve alışveriş merkezi kültüründen daha doğa dostu bir yaklaşıma doğru değişimin bir parçası.
Şimdi ise karşımızda, şehir merkezindeki gökdelenlerin gerisinde yükselen, yeni şehrin çarpıcı simgesi Dubai Frame duruyor. 150 metre uzunluğundaki bina, aralarında bir seyir platformu bulunan iki kuleden oluşuyor ve kuleler Dubai Expo 2020'nin sembolü olan altın çemberlerle kaplanmış.
Televizyonlar ve Eyfel Kulesi arasındaki ortak özellik nedir? Her ikisinin de tanıtımı World Expo’da yapıldı ve Londra'da düzenlenen ilk etkinlikten bu yana geçen 150 yılda diğer birçok ünlü tasarım World Expo’da yerini aldı. 2021'de dört yılda bir gerçekleştirilen bu etkinliğe ev sahipliği yapma sırası Dubai'de. Bu, Orta Doğu, Afrika veya Güney Asya bölgesinde düzenlenen ilk etkinlik olacak. 'Fikirleri Buluşturuyoruz, Geleceği Yaratıyoruz' temasıyla gerçekleştirilecek Dubai Expo, Ekim 2021'den Mart 2022'ye kadar sürecek. 25 milyon ziyaretçinin katılacağı tahmin edilen organizasyon insanlığın gücü, birliği ve dayanışmasının kutlandığı birçok aktivite, fuar ve etkinliğe ev sahipliği yapacak. Aşağıdaki resimde görüldüğü gibi yapımı yıllar süren ve öncü tasarımıyla gurur duyulan bu devasa (ve yaklaşık 7 milyar sterlin gibi son derece yüksek maliyetli) proje "dünyanın en büyük şovu" olarak görülüyor.
Yapı, eski ve yeni Dubai'yi çerçevelemek üzere konumlandırıldı. Çerçevenin bir tarafına baktığınızda şehrin eski bölgelerini görüyorsunuz. Diğer tarafa baktığınızda ise Dubai'nin gökdelenlerinin güneşe doğru yükseldiğini görüyorsunuz. Bu haliyle Dubai Frame şehrin geçmişi ile geleceğini birbirine bağlayan bir tür portal gibi, neredeyse bir zaman makinesi niteliğinde.
Asansörle yukarı çıktığınızda, beyniniz gördüğünüz manzarayı algılamakta zorlanıyor. Buradan Dubai her zamankinden daha fantastik görünüyor; sihirli film efektleriyle yaratılarak gelecekten günümüze taşınmış bir şehri andırıyor. Kum tepelerinden yukarı doğru tırmanan cam levhalara baktığınızda, burada her şeyin olabileceği, imkansızın gerçeğe dönüştüğü ve yeni olasılıkların henüz hayal edilmeye başlandığı hissine kapılıyorsunuz.