PÜRENLİ YAYLASI’NDA BİR HAFTA SONU MACERASI
Hikaye: @chterdgn
Çok yoğun geçirdiğim bir haftanın ardından aklıma şu iki soru geldi.
Hafta sonunu sakin ve dinlenerek geçirmek mi, yoksa Cumartesi sabahı erkenden zorlu bir tırmanış parkuru ile Pürenli Yaylası’na gidip dönmek mi? Günümüzdeki yaygın kullanıma uyup 4x4 SUV'umu şehir yollarında kullanmak mı, yoksa aracımın limitlerini zorlamak mı?
25 Aralık sabahı ikinci seçenek için, 8 araçlık bir konvoy halinde Düzce’nin yaklaşık 1500m rakımlı Pürenli Yaylası’nın yolunu tuttuk.
Bölgeye bolca kar yağışının düştüğü bir haftanın ardından havanın açık ve berrak olmasını bekliyorduk. Kış aylarında Pürenli yolunun 1100m rakımdan sonrası çok zorludur ve 3-4 ay tamamen kapanır. Bunu bilerek gerekli acil durum ekipmanlarımızla yola çıktık.
Tırmanışın büyük bir kısmı araç geçmemiş karlı zeminde olurken, konvoyun lider aracı olup lastik yolunu açma ve yolda karşımıza çıkan devrilmiş ağaçlara çeki desteği verme görevi Defender’ımıza düştü. Standard donanımı ve Defender aksesuarları haricinde üzerinde herhangi bir farklı donanımı olmayan Defender’ımızın yüksek torku, düşük devir vitesi, çift diferansiyel kilidi, Terrain Response 2 Teknolojisi ve zemine uygun lastikleri bizlere yolculukta önemli bir kolaylık sağladı.
Yola doğru devrilmiş iki büyük ağacın yoldan çekilmesinin ardından derin karlı yolda araçlarımızın limitlerini zorlayarak öğlen saatlerinde Pürenli zirvesine ulaştık.
Zirvede gündüz sıcaklık 2º idi ve hava tahmin ettiğimiz gibi açık ve rüzgarsızdı. Yaylanın dokunulmamış kar örtüsünü gördükten sonra, çevreyi gezip, bolca doğa görüntüsü alıp, sonrasında güzel bir yemek organizasyonuna geçtik. Yayla, güzel bir kış kampı ortamı sunsa da grup tercihi ile gecenin zorlu olabilecek koşullarını düşünerek (güneş battıktan sonra -12 ila -14 derece olacağını tahmin ettik) gün sonunda eve dönüş kararı aldık. Çay ve kahve eşliğinde ettiğimiz sohbetler sonrasında konuşlandığımız noktayı temizleyip, hava kararmadan dönüşe geçtik.
İniş yolu, gelirken açmış olduğumuz lastik izleri sayesinde nispeten daha rahat gibi görünse de rotanın ilk yarısı olabildiğince fren kullanmadan, düşük devir viteste temkinli iniş gerektiren bir parkurdu. Gruptaki tüm araçlar ve katılımcılar ile birlikte sıkıntı yaşamadan bu güzel günü tamamladık.
İlgi duyanlara da şu notları bırakmak isterim:
- Bu tip parkurlar azami dikkat ve her ihtimale karşı eksiksiz ekipman gerektiriyor. Uzun kinetik halatlar, mapalar, kar/kum paletleri, lastikler için kompresör ve kürek olmazsa olmazlar.
- Araçlarda mutlaka düşük devir vites (low range) ve dişli kış/kar lastiği olmalı.
- Yolculuk boyunca olabildiği kadar yavaş, gerektiği kadar hızlı ilerlenmeli.
- Parkuru daha önce deneyimlemiş birilerinin öncü olması son derece kıymetli.
- Birden fazla araç varsa, mümkünse vinçli araç veya araçların grupta bulunması faydalı olur.