Dünya, geleceğinin tehlikede olduğuna dair sinyaller verirken girişimciler ve iş insanları, hem ihtiyaçları karşılayan hem de çevresel etkiyi en aza indiren çözümler arıyor.
Söz konusu dünyanın, yaşamın, gezegenin geleceği olduğu için bu yazıya bazı çarpıcı gerçeklerle başlamak yerinde olacak. Bazı araştırmalar, 1950'den bu yana küresel sıcaklık artışlarındaki en büyük payın insanların aktiviteleriyle ilgili olduğunu gösteriyor. Enerji üretimi için fosil yakıtlar kullanmak, gıda üretimi için yoğun biçimde tarım ve hayvancılık yapmak, toprak kullanımları için ormanları yok etmek gibi başlıklar da iklime en çok etki eden değişimler arasında yer alıyor. Geçtiğimiz yüzyılda yaklaşık 1 santigrat derece olarak tespit edilen küresel sıcaklık artışı, ilk bakışta küçük gibi görünse de en başta buzul erimelerine ve sonra buna bağlı dünyanın geleceğini tehdit eden birçok başka değişime sebep oluyor. Karbon dioksit salımları hava kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda dünyayı zararlı ışınlardan koruyan ozon tabakasına zarar veriyor ve sıcaklık artışlarını tetikliyor. Binlerce canlıya ev sahipliği yapan eşsiz mercan resifleri yok oluyor, bazı türler yok olma riskiyle karşılaşıyor. Geçtiğimiz birkaç yılı düşündüğümüzde aklımıza manşetlere taşınan büyük yangınlar, daha önce görülmemiş su baskınları, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar ve uzmanların kaynakların tükendiğine dair endişeleri geliyor. Şüphesiz, dünya alarm veriyor.
Bazı bireysel tedbirler minör etkiler yaratsa ve değişim toplamına katkıda bulunma olasılığı taşısa da büyük ve hızlı etkiler yaratmanın yolu, bu hareketlerin kitleselleşmesinden geçiyor. Kitlesel tüketim alışkanlıklarını değiştirebilmek için dünyanın geleceğine hizmet eden yeni alışkanlıklar yaratmak ya da mevcut alışkanlıklara alternatifler geliştirmek gerekiyor. Bu olumsuz gelişmelerin önüne teknolojiyle geçmek mümkün mü? Teknoloji girişimcileri ve şirketler, yola bu soruyla çıkıyor ve iklim krizinin önemli sebeplerine odaklanan ve çözümler üretmeyi hedefleyen idealler için çalışıyor.
Örneğin Birleşik Krallık merkezli otomobil üreticisi Land Rover; "sıfır emisyon, sıfır kaza ve sıfır trafik sıkışıklığı" gibi ilkelerle çeşitli projeler üretiyor ve daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmayı misyon ediniyor. Şirket, bu ilkelerin gereklerine uymak için öncelikle mevcut süreçlerini gözden geçiriyor. Şirketlerin düşük karbonlu bir geleceğe geçişini hızlandıran Carbon Trust organizasyonu, Land Rover'ın Birleşik Krallık'taki üretim tesisini "karbon nötr" olarak tanımlıyor. Operasyonel karbon ayak izini düşüren şirket, son 10 yılda ürün yelpazesindeki araç başına salınan karbondioksit miktarını da yarıdan fazla azaltarak karbon nötr gelecek planlarında takvimden iki yıl önde gidiyor.
Bu içerik, Land Rover için Aposto tarafından hazırlanmıştır.