“İSKELET SAHİLİ”, BALİNALAR, FOKLAR VE BAZI TALİHSİZ ANLARDAN GERİDE KALAN KUZEY NAMİBYA KIYI ŞERİDİ İÇİN TAM ANLAMIYLA MÜKEMMEL BİR İSİM.
Angola’nın güney sınırından başlayarak Swakopmund kasabasına kadar uzanan kıyı şeridi boyunca, durmadan yer değiştiren kumlara gömülü gemi enkazları da akıllara ister istemez “iskelet” sözcüğünü getiriyor. Khoisan yerlileri tarafından Namibya çöllerine “Tanrının Kızgın Anında Yarattığı Topraklar” adı veriliyor. Ancak bölgedeki en kötü şöhret İskelet Sahilinin.
İskelet Sahili, yüzyıllar boyunca, yoğun sis ve güçlü akıntıların karışımı sonucunda birçok gemi enkazına sebebiyet vermiş. Kaza sonucunda hayatta kalanlar ise yiyecek ve içme suyunun olmadığı, haritalarda bile resmedilmemiş bir çölde mahsur kalmıştır.
Günümüzde ise, 19. yüzyıldan kalmış enkazları ve kule gibi uzanan balina kemiklerini kendi gözleriyle görmek isteyen turistler İskelet Sahiline akın ediyor.
İskelet Sahili Ulusal Parkı 1971 yılında hayata geçirilen bir proje. Kunene Bölgesinin sahil şeridi etrafında 1.6 milyon hektarlık bir alana yayılan park insan eli değmemiş vahşi tabiata, muhteşem doğal güzelliklere ve vahşi yaşamın zengin örneklerine ev sahipliği yapıyor. Ulusal parkta çıkılan bir gezi, insana dünyanın sonuna doğru yapılan büyüleyici bir yolculuk manzarasından fazlasını vadediyor. Cape Cross’taki kalabalık fok kolonisine de ev sahipliği yapan park, Namibya’nın en tanınmış kabileleri arasında yer alan Himba yerleşiminin yanı başında yer alıyor.
“İSKELET SAHİLİ” İSMİ NEREDEN GELİYOR?
John Henry Marsh, 1944 yılında yazdığı ve Dunedin Star gemisinin yaptığı kazayı konu alan İskelet Sahili adlı kitabında, İskelet Sahilinin denizciler tarafından ortaya atılan bir isim olduğunu iddia ediyor. Yazarın konuyla ilgili cümlelerine göz atalım:
Dünyada buradan daha tehlikeli bir sahil yok. Hiçbir zaman tam olarak haritası çıkarılmamış bu sahil aynı zamanda denizden gözlem yoluyla çizilen haritalarda da güvenilmez bir yer olarak tarif ediliyor. Üzerinde neredeyse hiç canlı yaşamasa da kıyının kendi hayatını yaşadığını hissediyorsunuz. Kıyı her gün, her ay batıya doğru hareket ederek denize biraz daha yaklaşıyor.
Marsh’ın bu düşüncelerinde haklı olduğunu söyleyebiliriz. İskelet Sahili Parkının dağları andıran kum tepeleri güçlü Benguela akıntıları sayesinde durmadan yer değiştiriyor. Bölgedeki iskeletler ve gemi enkazları sıklıkla kumlar tarafından yutulup bir süre sonra yeniden gün yüzüne çıkıyor. Gezginler, yer değiştiren kumların uçak kalkışını anımsatan bir uğultuya neden olabildiğini söylüyor.
İskelet Sahili, Hindistan’a ulaşmak üzere Ümit Burnunun etrafından dolaşmayı deneyen Portekizli ve Hollandalı gemicilerden bu yana yüzyıllardır sayısız gemi enkazına ev sahipliği yapmış. Bunlardan bazıları, günümüzde Namibya sahilinin önemli lokasyonlarını oluşturuyor. Örneğin, 310 fit boyundaki devasa bir gemi olan Eduard Bohlen’in enkazı, muhteşem fotoğraflar çekmek isteyenleri büyülüyor. Ancak, Marsh’a göre İskelet Sahilinin en ünlü enkazı 1942 yılında karaya vuran MV Dunedin Star.
DUNEDIN STAR’IN BAŞINA NE GELDİ?
MV Dunedin Star, 2. Dünya Savaşı sırasında mühimmat taşıyan bir İngiliz kargo gemisiydi. 1942 yılında Cape Town’a gitmek üzere Liverpool’dan açılan gemi, Batı Afrika kıyıları boyunca seyahat ederken yüzeyin altındaki bir şeylere takılarak su almaya başladı. Geminin dalgalar nedeniyle kırılmasını önlemek isteyen kaptan, gemiyi İskelet Sahiline doğru yönlendirdi.
Gemi kazasında yaşamını yitiren olmasa da çocuklar ve yaşlılar da dahil olmak üzere tüm yolcular günler boyunca cankurtaran botlarında bulunan yetersiz erzakla hayatta kalma mücadelesi verdi. Sonunda herkes kurtarılsa da kurtarma operasyonu oldukça çetin şartlar altında gerçekleştirildi. Çok sayıda geminin ve askeri hava aracının katıldığı operasyonda, Güney Afrika’nın Lockheed Ventura tipi bombardıman uçaklarından biri yere çakıldı. Günümüzde, Dunedin Star’ın kalıntıları Cape Fria’nın yaklaşık 20 mil kuzeyinde varlığını korumaya devam ediyor.
İSKELET SAHİLİ ULUSAL PARKINDA HANGİ VAHŞİ YAŞAM TÜRLERİNİ GÖREBİLİRSİNİZ?
Burada görebileceğiniz türler arasında çöl filleri, aslanlar, kara gergedanlar, çitalar, timsahlar ve zebralar yer alıyor. Başta filler ve gergedanlar olmak üzere bu hayvanlar nadiren gözler önüne çıksa da bölge safari açısından etkileyici bir ortam sunuyor. Güney Afrika'ya özgü antilop türleri olan keseli antiloplar ve Afrika antilopları ise daha yaygın olarak görülüyor.
CAPE CROSS FOK KOLONİSİ
Cape Cross’un kayalık kıyıları, dünyadaki en büyük Güney Afrika kürklü fok kolonisine ev sahipliği yapıyor. Bölgedeki foklar, Atlantik okyanusunun besin değeri bakımından zengin balıklarıyla besleniyor.
Kasım-Aralık ayları arasındaki çiftleşme sezonunda kıyılarda 210.000’e varan sayıda fok bulunabiliyor. Yeni doğan foklar, henüz yüzemedikleri için yetişkinler avlanmaya gittiğinde sahilde kalıyor. Kumlar üzerinde kedi miyavlamasına benzer sesler çıkaran yavru fokların kalabalığı nefes kesici bir manzara oluşturuyor. Bununla birlikte, yetişkinler büyük beyaz köpek balıklarıyla karşılaşma riskini alırken yavrular da yırtıcılara karşı savunmasız bir halde kalıyor.
Cape Cross da Ulusal Sit Alanı statüsünde yer alıyor. 1800’lü yıllarda, bölgede binlerce ton guano (balıkla beslenen kuşların kurutulmuş dışkıları) toplandığı ve gübre olarak Avrupa’ya ithal edildiği biliniyor. Günümüzde ne guano ne de kalabalık fok kolonisi tarafından üretilen büyük miktardaki gübre için bir pazar bulunmuyor. Bu nedenle, bölgeyi ziyaret etmeye karar verirseniz muhteşem manzaranın yanında çok da çekici olmayan bir kokuyu göze almanız gerekiyor.
İSKELET SAHİLİNİN YAKINLARINDA KİMLER YAŞIYOR?
Kunene Bölgesinin yanı sıra komşu ülke Angola’nın bazı kısımlarında Himba yerlileri yaşıyor. Yarı göçebe olan bu kabilenin yaşam tarzı çoğunlukla büyükbaş hayvancılığa ve mısır gibi bitkilerin tarımına dayanıyor. Kabile, genellikle kadınlar tarafından bağlayıcı olarak toprak ve gübre kullanılarak dallardan yapılan saz çatılı kulübelerde yaşamını sürdürüyor.
Himba yerlileri, tereyağı ve kırmızı hardaldan oluşan ve bolca kullandıkları bir macun olan otjize sayesinde kolayca tanınıyor. Bu macun, cilde kırmızımsı bir renk vermek ve saçları kalın şeritler halinde örmek için kullanılıyor. Okra çıkarmak için çalışan Himba kadınları macunu her gün uygulayarak kendilerini güzelleştirmek için kullanıyor. Bu aynı zamanda, suyun sınırlı miktarda bulunduğu kurak bir ortamda kendini temiz tutmanın pratik bir yolu.
Himba yerlileri günümüzde, geleneksel kültürlerini korumak ve modern yaşam tarzlarını benimsemek arasındaki bir çizgide duruyor. Himba yerlilerinden bazıları köylerinden ayrılmazken diğerleri çocuklarını civar şehirlerdeki devlet okullarına gönderiyor. Opuwo kasabasında, bazıları Himba yerlileri tarafından işletilen barlarda, çevredeki köylerden gelen Himba kabilelerini görmek de mümkün.
Land Rover Adventure Travel, yeni İskelet Sahili turu kapsamında, tüm bu anlattıklarımıza bir Land Rover Defender’ın kullanırken tanık olma imkanını sunuyor. Dünyanın en zorlu arazileri için tasarlanan aracı Swakopmund’dan Windhoek’e kadar kullanarak ünlü gemi enkazlarını, Cape Cross fok kolonisini, Himba köylerini ve Ulusal Park boyunca daha pek çok ilgi çekici noktayı görebilirsiniz. Modern yaşamın kenarında tarihi iskelet ve gemi enkazları ile koruyan İskelet Sahili, dünyanın başka hiçbir köşesine benzemiyor.