Endonezya’da Sinabung Yanardağı Patlaması (2021)
Bu kez Mayıs ayında yaşanan, ilginç bir doğa olayıyla devam ediyoruz. Geçtiğimiz Şubat ayında Endonezya'nın Sumatra Adası'ndaki Kuzey Sumatra eyaletinde yer alan Sinabung Yanardağı’nda patlama meydana geldi. 340 saniye süren patlamada yanardağdan püsküren kül ve dumanın, yanardağın güney ile güneydoğu yönünde yaklaşık 2 bin 500 metre süzülerek yükseldi.
400 yıl sonra 2010'da yeniden faaliyete geçen Sinabung Yanardağı'nda 2014 ve 2016'da da büyük patlamalar gerçekleşmişti. "Pasifik ateş çemberi" olarak da anılan, deprem ve volkan kuşağında yer alan Endonezya'da tam 130 tane aktif yanardağ bulunuyor.
Yanardağ patlamaları ilk bakışta hayatı olumsuz etkileyen bir faaliyet gibi görülse de işin aslı farklıdır. Volkan bacasından çıkan azotlu ve kükürtlü gazlar ile çok küçük toz zerrecikleri yükseklerde bulutlar seviyesine savrulursa burada yağmur damlası oluşumunda çekirdek görevi yaparlar. Bu yüzden yanardağ püskürmelerinden sonra bolca yağmur yağar. Bunların bir kısmı çamur şeklindedir. Çamur yağmurlarıyla deyim yerindeyse bereket yağar ve bu yağmurlar doğa için oldukça besleyicidir.
Hazar Denizi’nde Petrol Patlaması (2021)
Temmuz ayının hemen başlarında Hazar Denizi'nin Azerbaycan'ın başkenti Bakü kıyılarına yakın kısmında büyük bir patlama meydana geldi. Ümit Gaz Havzası'ndaki bir tankerde meydana gelen patlama esnasında çıkan alevler metrelerce yükseldi.
Patlamanın ilk olarak bir petrol tesisinde meydana geldiği iddia edilmişti. Ancak yetkililer, çamur volkanı patlaması ihtimali üzerinde duruyor.
Sumatra Tsunamisi (2004)
Volkanik patlamalar ve diğer (su altı patlamaları, meteor düşmesi) doğa olaylarının etkisiyle çok miktarda suyun yer değiştirmesi sonucu okyanus, deniz ve büyük göllerde meydana gelebilen, normalin üstünde yükseklikteki ve uzunluktaki dalgalar tsunamiyi oluşturur.
Hint Okyanusu’nda meydana gelen bu deprem, bilim çevrelerince Güney Asya, Sumatra, Endonezya ya da Sumatra-Andaman Depremi olarak da adlandırılır. Sumatra Tsunamisi, 9.1 ila 9.3 olan büyüklüğüyle, 1960’ta meydana gelen Şili ve 1964 yılındaki Alaska depreminin ardından bir sismografla kaydedilmiş olan en büyük üçüncü depremdir. Süresi 8.3 dakika ile 10 dakika arasında değişen deprem, bugüne kadar görülmüş en uzun süreye sahiptir ve tüm gezegeni 1 cm hareket ettirmiştir.
Venezuela’da Catatumbo Yıldırımı
Venezuela’da Catatumbo Nehri’nin Maracaibo Gölü ile birleştiği yerde, 5 kilometre yüksekte oluşan yüksek voltaj nedeniyle, yılda 140-160 gece boyunca, her gece 10 saat süreyle şimşekler çakmaktadır. ‘’Bitmeyen Fırtına’’ ismiyle de bilinen Catatumbo Yıldırımı, doğanın gücü ve ihtişamını bir kez daha kanıtlar niteliktedir.
Bölgede, şiddeti 400 bin amper olmak üzere yılda ortalama 1 milyon 176 bin elektik boşalması meydana gelmektedir. Bu nedenle bölge, dünyada ozon oluşturan tek yer olarak geçmektedir. Bu muhteşem doğa olayı neredeyse 400 kilometre mesafeden izlenebilmektedir.
İstanbul’un Kartalları
İstanbul’u dünyanın en güzel şehirlerinden biri yapan benzersiz bir özelliğini, hatta belki de en az bilinenini anlatacağız. İstanbul, dünyanın en önemli kuş göçü yollarından birisinin üzerinde bulunmaktadır.
Her yıl ilkbahar ve sonbaharda sayısız kuş, İstanbul’un üzerinden geçer. Bazı ormanların kıyısında, asırlardır Afrika’dan gelerek kuzeye devam eden göç mucizesine tanıklık edebilirsiniz. Bunun için en ideal yer Sarıyer’dir. Burada küçük orman kartalı, yılan kartalı, şahin, arı şahini, atmaca ve leylek gibi kuş türlerini gözlemleyebilirsiniz. Göç gözleminin, İstanbul’da yaşayan herkesin ömründe en az bir kere yaşaması gereken bir olay olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.
Amazon Nehri’ndeki Pororoca Dalgası
Listemizin sonlarında doğru paha biçilemez güzellikte bir doğa olayı daha var. Atlantik Okyanusu akıntılarının Amazon Nehri ağzına geldiğinde oluşturduğu Pororoca dalgası, her yıl Şubat – Mart ayları arasında ve yalnızca iki kez gerçekleşmektedir. Okyanustan gelen dalgalar Amazon’un içlerine doğru kilometrelerce ilerler ve boyları 4 metreye kadar varabilir.
Boyu 4 metreyi aşan Pororoca Dalgası, dünyanın en büyük dalgası olarak da tanınmaktadır. Pororoca üzerinde sörf yapmak çok tehlikeli de olsa, su nehirden önemli derecede alüvyon taşıdığı için, dalgada sörf yapmak yerli halk arasında popüler bir spor haline gelmiştir.
Yeni Zelanda’daki Ateş Böceği Mağarası
Yeni Zelanda’daki Waitomo Ateş Böceği Mağarası, tüm ziyaretçilerine modern zamanlarda peri masalı yaşatmaktadır. Mağaranın tonozunu ve duvarlarını örten küçük ateşböcekleri, içindeki atmosferi kelimenin tam anlamıyla büyüleyici kılmaktadır.
Mağaranın isminde de yer alan "glowworm" ateş böceği anlamına gelse de; buradaki canlılar Yeni Zelanda'da yaşayan bir sivrisine türüdür. Bazı kaynaklarda yıldız kurdu olarak da geçer ve bu canlılar avını büyülü ışıklarla kendine çekerek yaşamını devam ettirir. Arachnocampa olarak adlandırılan larvalar, 30-40 cm uzunluğunda bir mukus ile su damlacıklarını tutmaktadır.
Kuzey Işıkları
Kuzey Işıkları, dünyanın en nefes kesici olaylarından biri olarak bilinir. Bu doğal ışıklar, gezegenin etrafındaki manyetik alana çarpan güneş rüzgârlarından kaynaklanır. Bu güneş rüzgârlarından gelen elektronlar ve protonlar, Dünya atmosferindeki parçacıklara çarptığında enerji açığa çıkarırlar. Büyüleyici görüntülere neden olan ışık gösterisine neden olan da işte bu enerjidir.
Bu büyüleyici ışık gösterileri genellikle Kuzey Kutbu ve Antarktika çevresindeki kutup bölgelerinde görülür. Onları görmek için en iyi zaman, ışık kirliliğinin olmadığı yerlerde sonbahar ve ilkbahar ekinokslarıdır.
Dünyanın En Yüksek Dağı Everest’in Oluşumu
Troposferin 3'te 2'sini geçen Everest Dağı, dünyanın en yüksek dağı unvanını elinde bulundurmaktadır. Everest, Himalayalar sisteminde bulunmaktadır ve bu sistemdeki dokuz adet zirveden birini oluşturmaktadır. Yüksekliği deniz seviyesinden itibaren 8.848 metredir. Plakaların hareketinden dolayı yıllık olarak dağın yüksekliği 4 milimetre uzamaktadır.
Büyük Himalayaların oluşumu, Miyosen Bölümde (yaklaşık 26-27 milyon yıl önce) başlamıştır. Bu bölümde jeolojik tortul havzalardaki sıkışmayla nedeniyle Hindistan yarımadasıyla Tibet Yaylası birbirine yaklaşmıştır. Bunu izleyen evrelerde Katmandu ve Khumbu napları (kırık ve devrik yamaç kıvrımları), sıkışıp yukarı doğru çıkarak birbirlerinin üzerine kıvrılarak, ilkel bir dağ sırası oluşturmuşlardır. Kuzeydeki arazi kütlesinin toptan yükselmesi, bölgenin yüksekliğini artırmıştır. Napların yeniden kıvrılmasıyla bölgenin tümü yeni bir tabakayla örtülmüştür. Pleyistosen Bölümün (yaklaşık 2,5 milyon yıl önce) Mahabarat Evresinde Everest Dağı ortaya çıkmıştır.